CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdek Belediyesi’nde; “Biz Türkiye ittifakında kol kola girdik, birbirimize güvendik, hep birlikte başardık. Şimdi bu konjonktür iktidarını, bir koluna MHP’yi almış, öbür koluna geçmiş Hizbullahçıları, HÜDA PAR’cıları takmış, Anayasa’nın ilk dört maddesini tartışmaya açanları kollarına almışlar. Bir tek meseleleri var. Onlar çıkar ittifakıdır. Onlar iktidarda kalmak için bir gün teröristlerle, bölücü örgütle pazarlık ederler; öbür gün döner, Bahçeli ile birlikte ülkücü olurlar. Bir gün ‘Bayrağı indirecek’ diye CHP’ye saldırırlar, öbür gün bayrak düşmanı HÜDA PAR ile kan kardeş olurlar. Bu mürailere karşı Türkiye Cumhuriyeti’ni biz kurduk, biz savunduk, biz koruyacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir ziyareti kapsamında Erdek Belediyesi’ni ziyaret etti. Erdek Belediye Başkanı Burhan Karışık ve CHP Lideri Özel, belediye binası önünde kendilerini bekleyen vatandaşlara hitap etti.
Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“KİMİN NE İHTİYACI VARSA…”
İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarının okul masrafları belediyemiz tarafından karşılanıyor. Yeni bebek sahibi olan ailelere hoş geldin bebek paketiyle ziyarete gidiliyor, çocuklar görülüyor, takip ediliyor. Sahil ve Ocaklar Mahallesi’nde asfalt kaplama çalışmaları yapıldı. Ayrıca Tatlısu, Karşıyaka, Ballıpınar, Narlı, Doğanlar, Atatürk, Alaettin Mahallesi, Paşalimanı, Balıklı, Harmanlı Mahalleleri’nde taş yol kaplama çalışmaları gerçekleştirildi. Bu işi yapan bu aslan başkana yürekten bir alkış istiyorum. Seçimden önce sitelere, şehre söz verilen kamelyaları, bankları teslim etti. Bundan sonra da kapı açık. Kimin ne ihtiyacı varsa, buraya gelecek, belediye başkanına, “Genel Başkanın selamı var” diyecek. Beni kırmadığı gibi sizi de kırmıyor. Her türlü ihtiyacınızda yanınızda, arkanızda olacak bundan sonra.
“ONLAR KAVGA ÇIKARMAK İSTİYOR”
Yarın ilk kurşunun atıldığı Balıkesir’de son kurşunun atılışı kutlanacak. 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu, 18 Eylül’de Erdek’in kurtuluşu ile birlikte bundan sonra kurtuluş günleri bu yıl için tamamlanıyor. Milli mücadelede canını ortaya koyanlara, canını verenlere, gazi olanlara, her birisine ayrı ayrı minnetlerimizi Allah’tan rahmet dileyerek bir kez daha anıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerine bin selam olsun. Biz CHP olarak biliyorsunuz 31 Mart seçimlerine giderken şöyle bir şey söyledik; biz Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yarattığı herhangi bir gündemin peşine takılıp sürüklenmeyeceğiz. Onlar kavga çıkartmak istiyorlar, kavga etmeyeceğiz. Onlarla polemiğe girip esas meseleler konuşulmasın buna izin vermeyeceğiz. Ve biz 105 miting yaptık, 105 mitingde de emeklinin sorununu konuştuk. O gün için 10 bin TL olan emekli maaşının asgari ücrete çıkarılma zaruriyetini konuştuk. O maaşın Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde bir buçuk asgari ücret olduğunu yani hiç erişmese, karışmasa şu anda 26 bin TL. Hatta asgari ücrete zam da yapmadılar bu haliyle 26 bin TL olması gerektiğini anlattık. Dedik ki; 17 bin TL asgari ücretle geçim olmaz 17 bin lirayla ev tutsa aç kalır, karnını doyursa sokakta kalır. Çoluk var çocuk var, okullara gidilecek. Olmaz dedik bunu gündeme aldık. Çiftçinin, Atatürk’ün milletin efendisi dediği, son Cumhurbaşkanı’nın “al ananı da git” dediği çiftçinin geldiği derdiyle dertlendik. Esnafın sorununu konuştuk, Türkiye’de gelecekten ümidi kalmayan gençlerin sorunlarını konuştuk, başka bir şey konuşmadık.
“ÖĞRENCİLERİN KARNI ZİL ÇALIYOR”
Bir de belediye başkanlarımızın meziyetlerini anlattık. Temiz, dürüst, çalışkan belediyecilik yapacaklarını, şeffaf olacaklarını, insan ayırmayacaklarını anlattık. AK Parti’ye karşı yalnız kalmayın, gelin ittifak yapalım dedik. Ama kimseye de hak ettiğinden fazlasını vermedik, teklif etmedik ve sonunda da milletimize güvendik. Dedik ki; ittifakımızın adı Türkiye ittifakıdır. Rengi, ay yıldızlı al bayrağın renkleri kırmızıyla beyazdır. İçinde sosyal demokrat da vardır muhafazakar demokrat da, milliyetçi demokrat da vardır Kürt demokratlar da. Ama yeter ki vatana millete bağlı, bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne saygılı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk sevgisi yüreğinde olsun dedik. İşte bu ittifak, 31 Mart seçimlerini kazandı. Şimdi de yine bu ittifakımız bundan sonraki süreçte de birlikteliğine de temel yaklaşımına da devam ediyor. Halkın derdi neyse onunla dertleniyoruz, halkın umudu neyse o umudu dillendiriyoruz. Gerçek olmayan, sahte gündemlerin peşine takılmıyoruz. Şimdi Türkiye’nin gündemi; okullar açıldı, çocukların okula başlama maliyetleri. Okulda kalmaları, okuldaki karnının aç olan çocukların derdi, beslenme çantası boş olan çocukların sıkıntıları.
Ders zili öğrenciye çaldı ama çok sayıda öğrencinin karnı zil çalıyor. Ve veliye bu ders zili dertli dertli çalıyor. OECD Raporu’na göre; yurttaşlarımızın evlatlarının aldığı eğitimden memnuniyet oranı sadece yüzde 21. Bunun içine oldukça iyi okullara gidenler, servisle gidenler, okuldan memnun olanlar, en iyi eğitim alanlar da dahil. Yani yoksulun, garibanın çocuğunun okulda aldığı eğitimden memnun olan yok. AK Partili kadın seçmen bile yüzde 17 eğitimden memnunum diyor. Böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Eğitimin kalite güvencesi yok, özel okulların oranı yüzde 20’ye dayandı. Yıllık ücretleri 200 bin liradan başlıyor, 1 milyon liraya kadar gidiyor. Yani imkanı olanın çocuğunu götürdüğü okulun bir yıllık parası üç tane işçinin 25 yıl, 30 yıl, 40 yıl çalışıp emekli olunca aldığı kıdem tazminatından fazla. Üç gariban işçi, üç asgari ücretli 30’ardan 90 yıl, neredeyse 100 yıl çalışıyor, bir çocuğun bir senelik okul parasını karşılayamıyor. Böyle bir düzene lanet olsun. Bu düzeni kuranlara yazıklar olsun.
“HER 3 ÖĞRENCİDEN BİR TANESİ KAHVALTI YAPMADAN OKULA GİDİYOR”
Artık kaliteli eğitime ulaşmak sınıfsal bir meseleye dönüşmüş durumda. Eğer durumun iyiyse her şey mümkün, durumun kötüyse o vakitten sonra artık Allah senin de evladının da yardımcısı olsun. Türkiye’de her üç öğrenciden bir tanesi, sabah kahvaltı yapmadan, karnını doyurmadan okula gidiyor. Her beş öğrenciden bir tanesinin beş gün boyunca okulda boğazından sudan başka bir şey geçmiyor. Bir tost, bir ayran yemeden, bir gofret yemeden, canının çektiği bir gazozu, bir kolayı içmeden, bir böreğin yanında bir ayran içmeden beş gün geçiyor. Burada hiçbir şey yokmuş gibi hiçbirimiz davranamayız. Bunu görmek, bunu konuşmak, buna itiraz etmek, yerel yönetimler düzeyinde buna çareler üretmek durumundayız.
Bakın, geçtiğimiz yıllarda CHP, seçim beyannamesinde, ‘Her çocuğa okulda üç kap sıcak yemek’ demişti. ‘Biz de yapacağız’ dediler. Seçim gitti, çevirdiler, ‘Okul öncesine vereceğiz’ dediler. Onu da bir yıl bile olmadı, geçen sene eylül ayında uygulamadan kaldırdılar. Tüm okullarda bir öğün sıcak yemek, tüm öğrencilerin hem temel besinlere ulaşmasını, ihtiyaç duyduğu dengeli beslenmeye bir öğün olsun devletin katkı sağlamasına olanak tanıyacak çağdaş bir yaklaşımdır. Bunu hayata geçirmek isteyen belediyelerimizi okul bahçelerine sokmayanlar, okula yaklaştırmayanlar milletle aramıza girdiklerini sanıyorlarsa belki bunu bir süre başarabilirler. Daha bir yıl başarabilirler. Sandık gelecek, CHP bu millete nasıl hizmet ediyor herkes görecek.
Çok sayıda belediyemiz, çocuklara beslenme çantası yardımı yapıyorlar. Belediyelerimize verdiğimiz bir talimatı, bugün buradan tekrar etmek istiyorum: Gücü nispetinde, imkanları oranında, gerekirse imeceye, milletin katılımına başvurarak okula aç giden, çantası boş giden her öğrencinin elinden belediye başkanlarımız tutuyor, tutmayanlar da tutacak; çocuk okulda aç kalmayacak.
“CHP YEREL YÖNETİMLERDE İKİDARDIR”
Maalesef ülkemiz gelir adaletsizliğinde, Avrupa’nın en kötü durumda olan ülkesi. Buna müdahale etmek sosyal demokratların boynunun borcudur. Yüksek enflasyon, en çok maaşlı çalışanlara kaybettiriyor. Biz bunu değiştireceğimizi, vergide adalet getireceğimizi, İstanbul’dan Ankara’ya kadar vergide adalet için yürüyen emekçilerle, DİSK’in yönetimiyle birlikte her şehirde yürüdük. Seslerini duymadılar, biz duyurduk, dinlemediler. Bundan sonra kimseye kimsenin sesini duyurmak gibi bir derdimiz yok. O muhalefette kaldı. O CHP muhalefetteykendi. Şimdi 31 Mart sonrası CHP, milletimizin oylarıyla yerel yönetimlerde iktidardadır, Türkiye’nin birinci partisidir.
Bundan sonra ses duyurmak, uyarmak hepsini yaptık, dinleselerdi keşke. Ama ne emekliyi ne asgari ücretliyi ne Rize’deki çay üreticisini ne Manisa’daki üzüm üreticisini ne Gaziantep’teki fıstıkçıyı ne Trakya’daki buğday üreticisini ne Adana’daki pamuk üreticisini ne Antalya’daki, Mersin’deki narenciye üreticisini duymadılar, dinlemediler. Bu yüzden bu ülkede geçim yok. Peki, siz burada AKP milletvekili görüyor musunuz? Erdek’e geliyorlar mı? İnsan içine çıkabiliyorlar mı? Enflasyonu düşürebiliyorlar mı? Hayat pahalılığını durdurabiliyorlar mı? Bunlar pazarda, sokakta, tarlada, fabrikada var mı? Madem sizin yanınıza gelemiyorlar, seçim sandığına gelecekler. Geçim yoksa seçim var.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KORUYACAĞIZ”
Bu ülkeyi bir gün birisi bölmeye kalkarsa, bu şanlı bayrağı indirmeye kalkarsa, mukaddes ezanları durdurmaya kalkarsa işine gelince milliyetçi, işine gelince muhafazakar, işine gelince vatansever olanlar değil, yıllardır muhalefette olsa da bu bayraktan, bu ezandan, bu ülkenin birliğinden taviz vermeyenler bu ülkeyi kurtaracaklar. O yüzden biz kimle kol kola girdiğimizi biliyoruz. Tek başımıza girdik, Türkiye ittifakıyla girdik. Bir kolumuzda geçmişte İYİ Parti’ye oy veren Ayşe abla vardı, bir kolumuzda geçmişte AKP’ye oy veren Memduh amca vardı, bir kolumuzda MHP’ye oy veren Asena kızımız vardı, bir başka kolumuzda ‘Bu seçimde bizimkiler kazanmayacak. Namuslu, dürüst biri gelsin’ diyen Saadetli Kübra vardı. Biz Türkiye ittifakında kol kola girdik, birbirimize güvendik, hep birlikte başardık. Şimdi bu konjonktür iktidarını, bir koluna MHP’yi almış, öbür koluna geçmiş Hizbullahçıları, HÜDA PAR’cıları takmış, Anayasa’nın ilk dört maddesini tartışmaya açanları kollarına almışlar. Bir tek meseleleri var. Onlar çıkar ittifakıdır. Onlar iktidarda kalmak için bir gün teröristlerle, bölücü örgütle pazarlık ederler; öbür gün döner, Bahçeli ile birlikte ülkücü olurlar. Bir gün ‘Bayrağı indirecek’ diye CHP’ye saldırırlar, öbür gün bayrak düşmanı HÜDA PAR ile kan kardeş olurlar. Bu mürailere karşı Türkiye Cumhuriyeti’ni biz kurduk, biz savunduk, biz koruyacağız.”